25 Şubat 2012 Cumartesi

sanat " hınzır" ve " utangaç" bir duşavurumcudur...

BEYLİKDÜZÜNDE 2010 ‘ DAN BAŞLAYARAK YEŞERECEK TOHUMLAR EKTİK ÖĞRETMENLER(L)E

Nevin Eracar, Yrd. Doç. Dr.
Klinik Psikolog, Psikoterapist, Psikodramatist, Art terapist

Kentimiz, “güzel İstanbul”umuz, “kültür başkenti” oldu. Bizler, konusu uğraşı “insan” olan insanlar, mesleklerimizin izin verdiği çerçevede elimizin erdiği, gücümüzün yettiği işlerle, çabalarla, emeklerle katkı sağlamaya çalıştık. Birazdan okuyacaklarınız, böyle bir emeğin çoğalıp yaygınlaşması ve ”yakından uzağa “ ulaşabilmenin deneyimidir.

Beylikdüzü, İstanbul’a sonradan eklenen bir ilçe. Daha önce hiç oraya hiç gitmemiş, görmemiştim. Nuray Keskin adlı bir öğretmen bir taleple geldi! Nuray öğretmen ,Beylikdüzü ilçesinde çalışan bir resim öğretmeni. Mehmet Gesoğlu İlköğretim Okulu’nda genç akıllara duygu dünyasının sırlarını keşfetme yolunda bir dersi işliyor. Resim dersi! Okullarda, eğitim programları içinde her zaman hak ettiği yeri pek de bulamayan resim dersi! Keşke anlatabilsek resim gibi bir dersin bu genç beyinlere faydalarını diye düşündüren ders…
Resmin gücüne inanan iki öğretmen. Biri Nuray Keskin, diğeri  Hatice Subaşı.  Nuray Keskin resim öğretmeni, Hatice Subaşı  Büyükçekmece Recep Bingöl Lisesi’nde bir rehber öğretmen.   Bu iki eğitim ustası mesai doldurmakla sorumluluğunun bittiğini düşünmeyenlerden!  Daha iyiyi, daha doğruyu ve ideali arayan öğretmenler.  Bir araya gelerek, ile birlikte bu proje fikrini geliştirip, tasarlamaya başlamışlar.. Daha sonra birlikte düşündük ve sonunda bu proje çıktı ortaya:
RESMİN DİLİ
Amacımız ; resim aracılığıyla insanlara dışavurum, kendini anlama ve anlatabilme yolunda bir adım atma fırsatı sunmaktı. Yanı sıra, öğretmenler ve onların ulaşacağı öğrencilerle anne-babalara, kısaca genç- yetişkin nesle ulaşmak, daha önce pek fark edilmemiş bir ifade gücünün değerini hissettirebileceğimizi düşündük. Bu amaç yönünde çalışma yöntemimiz oluştu.
Yöntem; öncelikle temel amacımızı kavrayacak bir çekirdek grup yaratmak ve bu grupla kitlelere ulaşabilmenin yolunu açmaktı. Önce gönüllü öğretmenler bulmalıydık. Aynı hedeflere yakın duran ve öğretmenliğini önemseyen insanlar.  Eylül ayı boyunca duyurular yapıldı.
Gönüllü öğretmenlerin başvuruları değerlendirildi. Çalışmayı üç aylık bir zaman içinde gerçekleştirmeyi planladık. Ekim ayında dört haftalık bir grup çalışması ile çekirdek grubun oluşumu sağlandı. Toplam 12 saat süren bu çalışma, Pazartesi günleri bir araya gelen 20 öğretmenin yavaş yavaş ilerledikleri, fakat (geri dönüşü olmayan bir yol) bu ifadenin anlaşılması zor gibi geldi bana, yerine acaba “20 öğretmenin yavaş ve ürkek adımlarla ilerledikleri, zaman içerisinde içlerindeki yeniliğe ve değişime dönük motivasyona izin verdikleri bir deneyim oldu” bir cümle nasıl olur?gibiydi. Birlikte çıktıkları bu yolculuk, onları önce bu projede, daha sonra kendi mesleki hikayeleri içinde  giderek daha da aydınlanmaya götürecek işaretlerle doluydu.
Grup, resim öğretmenleri ve rehber öğretmenlerden oluştu. Grupla çalışmanın temel felsefesi anlamak, anlamaya çalışmak kavramları üzerine oturdu. Farkındalık; resim yaparak ne çok şeyi söylediğimizi kavramakla başladı. Resmin oluşumunda iç ve dış dünya arasında kurulan bağın nasıl geliştirici ve iyileştirici bir güç taşıdığını görmek, büyüleyici bir etkiye sahipti. Katılımcı öğretmenler önce kendi iç dünyalarının dışa yansımalarıyla karşılaştılar. Bu yansımaların da nasıl özel ve değerli simgelerle ortaya çıktığını gördüler. Bunları dışarıdan bakan bir gözle yorumlamanın nasıl ciddi tehlikeler taşıyabileceğini keşfettiler. Öğretmenliğin hangi dal olursa olsun ne denli ciddi bir sorumluluk olduğunu da bir kez daha saptadık, hep birlikte… Öyle ya; Her tür etkiye açık olan çocuk ve genç dünyasında öyle ulu orta direktifler ve dogmatik müdahalelerle nasıl zarar verebiliriz, hatırlamak uygun olmaz mı?
Kasım ayında çekirdek grup katılımcısı olan gönüllü öğretmenler benzer gruplar kurdular. Kendi okul çevrelerinde yeni öğretmen grupları oluştu. Kazandıkları farkındalıklar ve keşiflerini benzer yöntemlerle yeni öğretmenlere ulaştırdılar. Böylece Kasım 2010 sonunda toplamda 24 saatlik bir öğretmen eğitimi uygulaması gerçekleşmiş oluyor. 20 öğretmenin her biri 20’şer öğretmenden (bu sayıyı daha makule düşürsek mesela 10’ar öğretmen desek oluşan gruplara ulaştığında 400 öğretmen iki ay içinde “resmin dili” içeriğinde bir eğitimden geçmiş oldu
Tüm bu gönüllü öğretmenler kendi ulaşacakları öğrenciler ve onların aileleriyle  hep birlikte resim yapma etkinliğinde buluşacaklar. Bir öğretmen kaç öğrenciye hitap ediyor? Her öğrencinin ailesi kaç kişi?  Ulaşılacak, ulaşılabilecek sayıyı düşününce çok geniş bir insan kitlesini hayal edebilirsiniz. Her yaştan, her cinsten, farklı özellikler taşıyan binlerce insan… Aynı anda ilçenin her yerinde resim yapacaklar. Okul bahçeleri, meydanlar, spor salonları, hatta her hafta alış veriş yaptıkları Pazar yeri!
Bu etkinlik sonrasında bu mekanlar onlar için başka, bambaşka anılar taşıyor olacak. Birçok insan, birbiriyle ilk kez karşılaşıp tanışacak. Birlikte, aynı kağıtlara renklerle biçimlerle, yani simgelerle kendilerini ifade edecekler.Elbette planlanan işler tam olarak tasarlandığı gibi gidemez. İnsan kaynağı söz konusu olduğunda bu dinamik değişimler kaçınılmazdır. Ancak yine de buradan bakınca şunu kestirebiliriz: 20 öğretmenle yola çıkıp yaklaşık 20 bin kişiye ulaşabiliriz. Peki, bu ne demektir?
Resim yapmak, kendini serbestçe ifade etmenin estetik ve gerçek bir yoludur.
Çocuklar, aileleriyle birlikte resim yapabilirlerse, aileler çocukları dinlemeyi öğrenebilirler, belki…
Sanat yoluyla kendini ifade edebilmek, içe birikebilen öfkeyi saldırganlığa dönüştürmeden dışavurma şansı verir, tabi ki, herkesin içinden geleni özgürce çizip boyayabilmesiyle!

Didaktik yorumların biçimlendirmediği resimsel anlatım, diğer insanlara ulaşmanın gerçekçi bir yoludur. Herkes bakar ve kendine göre anlar resimleri. Böylece resim, onu gören herkes için yeniden canlanır. Yeniden anlam bulur.

Öğretmenler, kendi branşlarını gelişimsel hedefler yolunda kullanabilme donanımı kazanırlarsa, gençliğin şiddete ve madde kullanımına yönelmesi  bir parça önlenebilir.

Kitlelere ulaşmanın yolu öğretmen eğitiminden başlayabilir. Gelişim dıştan içe değil, içten dışa doğru bir işleyiş gösterir. Öğretmenlerin öğrenmesi gereken asıl mesele budur.

Bu projede temel ilke; resimlerin yorumlanmadan yapılabilmesiydi. Resim öğretmenleri teknikleri öğretmeli, ama içeriği yorumlama  ve anlamlandırma telaşına düşmeden… Aslında, bu ilkeyle çalışmak, zaten var olan resim derslerinin gerçek işlevini yerine getirmesini sağlar.
 Keşke olabilse…
Bu projede aktif olarak yer almakta olan öğretmenlerin isimlerini paylaşmaktan gurur duyuyoruz.
1. Emine Durmaz
2. Saadet Çalıkoğlu Yaprak
3. Arzu Özdemir
4. Murat Yıldız
5. Şamil Gedik
6. Meltem Aydın
7. Elvan Bucak
8. Nuray Keskin
9. Meral Tufan
10. Sibel Gürel

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder